Öğretim hayatımız boyunca kim bilir kaç defa sınav olmuşuzdur. Daha da bizi bekleyen onlarca sınav var. Bugün de o sınav günlerinden biriydi. Sabah güne çok güzel başlamama rağmen neyazık ki günüm öyle bitmedi. Bir dönem boyu proje çilesini çektiğimiz dersin finali benim için vız gelir tırıs gider diye düşünüyordum. Ne de olsa bir dönem boyunca koca projeyi en inceayrıntısına kadar yapmışız. Yani bu işten gerçekten anlıyorum. Ama gel gör ki Hoca Efendi bizle oyun oynamaya karar vermiş! 3 senedir üniversitedeyim, ortalama 80 sınav olmuşumdur, ama ben bir hocaya bu kadar çok küfür ettiğimi hatırlamıyorum...
Saat akşamın 5'i (I. öğretim olmamıza rağmen nedendir bilinmez hep geç saatlerde oluyor sınavlar) olmuş biz elimizde kalemler, bir yanda hesap makinesi bir yanında da silgi, duvarda da bazı formül kopyaları, kağıtların dağıtılmasını bekliyoruz. Kağıtlar dağıtıldı, ben bir göz gezdireyim dedim ama o da ne! Bir dönem boyunca milimetrik kağıtlara çizdiğimiz şeyleri bizden bir sınav vaktinde istemiş. Yani üstelik elimizde ne milimetrik kağıt var ne cetvel var! Elimizde bunlar olsa rahat iki saatimizi alır çizmek, düşünün.! Ama beyefendi soruları böyle sormakla kalmamış, sorulardan bihaber olarak karşımıza çıkmış.
Öğrenci:Yav Hoca Efendi biz bunu nasıl bu kağıda sığdırcaz?
Hoca Efendi: Beni diğer müsfetteye yaptığınız hesaplar ilgilendirmez, bu daracık yere (tabi bunu kendi itiraf etmiyor) ne yapıp edip sığdırın, beni de başka kağıtlarla uğraştırmayın.
Ben: Hocam bu soruda hızı vermemişsiniz?
Hoca Efendi: Ya sürekli 90 almıyor muyuz, onu da 90 alın.
Ba ba ba... kuyruklu yalan. Yav senin çözdüğün örnekte 90 km/sa diye biz bunu da öyle alacağımızı nerden bilelim! Ünlem, ünlem, ünlem. Yani her cümlenin sonu ünlem!
Neyse sınavdan çıktık herkesin suratı beş karış. Herkes bu 70 dakika içinde olup bitenleri unutmak ister gibi kaçıyor birbirinden. Sınav muhabbeti olunca birbirini susturuyor. Yeter ki lafı edilmesin.
Tam o sırada aklıma bir soru geldi. Yapılan bu sınavların makul olmasını denetlemek için neden kurul veya benzeri bir denetim mekanizması yoktur? Yani bir hoca dilediği zorlukta sınav yapmakta, bırakın zorluğu imkansızı istemekte özgür müdür? Benim bildiğim kadarıyla sınav kağıtları 5 yıl kadar arşivlerde saklanır, olası bir müfettiş denetiminde de gösterilir. Ama rutin bir denetleme, daha doğrusu gerçek zamanlı bir denetleme yoktur.
Belki aranızda babası öğretmen olan yada bu yazıyı bizzat öğretmenlik yapan biri okuyor olabilir. Ama bu konuyu lütfen kişisel olarak almayın. Her meslek grubunda işini doğru dürüst yapmayan insanlar mutlaka olacaktır. Ama bu kişilere yapılan ithamlar, işini doğru dürüst yapan kişileri asla ve asla bağlamamalıdır.
Son olarak bu yazıyı okuyan ve ÖSS'ye hazırlanan arkadaşlar için bir kaç kelamım olacak.
Saat akşamın 5'i (I. öğretim olmamıza rağmen nedendir bilinmez hep geç saatlerde oluyor sınavlar) olmuş biz elimizde kalemler, bir yanda hesap makinesi bir yanında da silgi, duvarda da bazı formül kopyaları, kağıtların dağıtılmasını bekliyoruz. Kağıtlar dağıtıldı, ben bir göz gezdireyim dedim ama o da ne! Bir dönem boyunca milimetrik kağıtlara çizdiğimiz şeyleri bizden bir sınav vaktinde istemiş. Yani üstelik elimizde ne milimetrik kağıt var ne cetvel var! Elimizde bunlar olsa rahat iki saatimizi alır çizmek, düşünün.! Ama beyefendi soruları böyle sormakla kalmamış, sorulardan bihaber olarak karşımıza çıkmış.
Öğrenci:Yav Hoca Efendi biz bunu nasıl bu kağıda sığdırcaz?
Hoca Efendi: Beni diğer müsfetteye yaptığınız hesaplar ilgilendirmez, bu daracık yere (tabi bunu kendi itiraf etmiyor) ne yapıp edip sığdırın, beni de başka kağıtlarla uğraştırmayın.
Ben: Hocam bu soruda hızı vermemişsiniz?
Hoca Efendi: Ya sürekli 90 almıyor muyuz, onu da 90 alın.
Ba ba ba... kuyruklu yalan. Yav senin çözdüğün örnekte 90 km/sa diye biz bunu da öyle alacağımızı nerden bilelim! Ünlem, ünlem, ünlem. Yani her cümlenin sonu ünlem!
Neyse sınavdan çıktık herkesin suratı beş karış. Herkes bu 70 dakika içinde olup bitenleri unutmak ister gibi kaçıyor birbirinden. Sınav muhabbeti olunca birbirini susturuyor. Yeter ki lafı edilmesin.
Tam o sırada aklıma bir soru geldi. Yapılan bu sınavların makul olmasını denetlemek için neden kurul veya benzeri bir denetim mekanizması yoktur? Yani bir hoca dilediği zorlukta sınav yapmakta, bırakın zorluğu imkansızı istemekte özgür müdür? Benim bildiğim kadarıyla sınav kağıtları 5 yıl kadar arşivlerde saklanır, olası bir müfettiş denetiminde de gösterilir. Ama rutin bir denetleme, daha doğrusu gerçek zamanlı bir denetleme yoktur.
Belki aranızda babası öğretmen olan yada bu yazıyı bizzat öğretmenlik yapan biri okuyor olabilir. Ama bu konuyu lütfen kişisel olarak almayın. Her meslek grubunda işini doğru dürüst yapmayan insanlar mutlaka olacaktır. Ama bu kişilere yapılan ithamlar, işini doğru dürüst yapan kişileri asla ve asla bağlamamalıdır.
Son olarak bu yazıyı okuyan ve ÖSS'ye hazırlanan arkadaşlar için bir kaç kelamım olacak.
- Öncelikle üniversiteye kapak atayım, yatacağım anasını bir sene diye hiç düşünmeyin. Çünkü bir amaç uğruna bu yola baş koymuşsanız sizi bol stresli ve yorucu seneler bekliyor olacak.
- Üniversitede bin bir çeşit insan göreceksiniz. Ne de olsa ülkenin dört bir yanından insanlar geliyor. 4 yıl boyunca çok iyi insanlarla karşılaşabileceğiniz gibi hayatta yüzünü bir kez daha görmek istemeyeceğiniz insanlarla da karşılaşacaksınız. Üstelik bu kişi eğer hocanız ise yalan yere ona katlanmak zorunda kalacaksınız. Çünkü asla ve asla sizden yana bir yasa, kanun, kural, adına nederseniz diyin, yok.
- Bu kadar kötümserliği bir kenara bırakırsak, çok değerli hocalarla da karşılaşacaksınız. Bu hocalar her üniversitede böyle inci misali bir kaç köşeye saçılmış şekilde sizi bekliyor olacaklar.
- Bir de bu konularla alakası olmadığı halde es geçemeyeceğim bir konu da fotokopidir. Tabiri caizse fotokopinin dibine vuracaksınız. Paranızın çoğunu fotokopiye vereceksiniz. Bunun derste not tutmamakla bir yere kadar alakası var. Kendimden örnek vermek gerekirse, çok iyi not tutarım. Ama doğru dürüst ders kitapları için kaynak olmadığından ve sürekli hocanızın fotokopiye bir not bırakmasından dolayı fotokopiden tiksinmeye başlayacaksınız. Düşünün artık bir de düzenli not tutmazsanız vay halinize.
Sorma dostum ya. Bizde de aynı dert var. Ayrıca aşağıdaki tavsiyelerini ÖSS'ye girecekler iyi dinlesin. Bizim gibi yanmasın...
YanıtlaSilHaklısın, özellikle Üniversite'ye kapağı at gerisi kolay, yaparsın sözüne inanmamak lazım. Hele bizim bölümde böyle bir şeyin mümkünatı bile yok.
YanıtlaSilOnun dışında bence Hoca'yı ve dersi takma, olan olmuş artık. Bizde de bir kere 4 hafta'da geçen senenin 4 aylık konusunu sormutşu sınavda. Yapacak bir şey yok, dediğin gibi zorluklar peşimizi bırakmayacak :)
Bir sınıf arkadaşın olarak yazdıklarını sonuna kadar katılıyorum.Yaşadıklarımızı gerçekten çok doğru net bir şekilde dile getirmişsin.Dünyada iyi insanlar kadar dediğin gibi yüzüne bakmak istemeyeceğin insanlar da olacaktır.Gerçek şu ki bir yere ulaşmak istiyorsan geçeceğin yollardaki zorluklarla savaşmalısın.O yere vardığında da alnında ki teri silerken galip geldiğin şeyin ne kadar büyük olduğunu ama bunu başardığını düşünerek mutlu olacaksın.
YanıtlaSildediklerin o kadar gerçekki okurken bir anda sınav bittikten sora hatta o kadar bile değil sınav kağıdıyla karşı karşıya kaldığımda yaşadıklarım tekrardan canlandı beynimde.hayat zor bir şeyler başarmak için yeteneğinin olmasından çok karşındaki engellerin büyüklüğü daha da önemli.kolay bir yerlere gelinmiyor ama bu alengirliyolu bu kadar da zorlaştırmanın kimseye bir yararı yok. bazı hocalar birilginç kendini dünyanın mükemmeli sanıyor bilse ki dünyanın bile sahip olduğu yedi harikası var....!!!
YanıtlaSilah be hocam bi girsem çok güzel olacak. işçi olmaktan iyidir.
YanıtlaSilbi de sizce 24 yaş çok geç sayılır mı. bi tanıdık var da :)
Eğer hayalinizdeki mesleği yapabilmek için fırsatınız varsa, sözüm ona o bölümü kazanabilirseniz hiç bir zaman geç kalmış sayılmazsınız. Yalnız her yerde olduğu gibi burda da zamanın öneminin verdiği bir dezavantaj olacaktır.
YanıtlaSilKaldı ki bizim burdan birşeyler karalamamız ne kadar doğru onu da bilmiyorum ne de olsa sizi en iyi tanıyan yine sizsiniz...
cevabınız için sağolun. o soruyu sordum çünkü okuyan bir kişi nasıl karşılıyor diye merak ettim.a yaşı 25 e gelmiş derler gibi. yani 21 yaşında beri takılıyorum bu soruna yaşım geçti mi diye.
YanıtlaSiltakılacak bir sorun yok belki ama insan çalışıp kendi ayakları üzerinde de durmak istiyor ikisini nasıl idare edecem diye de korkuyorum. kısacası kafa çok karışık.
Tamamen katılıyorum. Ben daha Lise 1. Sınıf okumama rağmen ve okula yeni gelmeme rağmen resmen öğretmenlere kin kustum... Karnemde 1 tane 4 gelirdi eskiden (5 üzerinden) şimdi ise 3' ler kaynıyo... Ya öğretmenlere saygım sonsuz ama bazıları da abartıyo yani!!! Arkadalarından küfür yemek iyi geliyo heralde :D
YanıtlaSil