Blog yazarları arasında popüleritesi hiç düşmeyen konulardan biri de kuşkusuz SEO kavramıdır. Eskiden site programlarken eklenen bir kaç meta tag yeterli olurken şimdi SEO'nun bir yaşam biçimi olduğu anlaşıldı. Anlamı itibari ile oldukça masum olan bu kavram ne yazık ki biz insanların istismarına uğrayan nice masum şeylerin arasına katıldı.
Bu konu oldukça geniş olduğu için ben ilgi alanım olan bloglar üzerine yoğunlaşacağım. Eğer blog yazarlığına yeni başladıysanız etrafta dönen garip, bazen de çirkin olayların pek farkında değilsinizdir. Ama telaşlanmayın, vakti geldiğinde keşke öğrenmeseydim diyeceğiniz bir konu hakkında konuşuyoruz :)
Yazımın daha başındayken blog kavramını bir içerik sistemi olarak ele almadığımı belirtmek isterim. Çünkü bu konu da etraflıca araştırılıp, tartışılmalıdır. Ben daha ziyade içerik ile ilgili düşüncelerimi aktaracağım.
Blogları farklı kılan en önemli özelliğin özgünlük olduğunu düşünüyorum. Bugün herhangi iki haber sitesini açtığınızda içeriğin neredeyse tümü aynıdır. Keza gazetelere baktığınızda da durum pek farklı değildir. Birbirlerinden ayrıldıkları en önemli nokta bünyelerinde bulundurdukları yazarlardır. Yazarlar ama doğru ama yanlış bir konuya farklı bir açıdan bakar, düşüncelerini paylaşırlar. Bugün bir A markası B ürünü çıktı yazısını okumaktansa A markasının B ürününün detaylı incelemesi yazısını okumayı yeğlerim. Okuduğum yazının bana birşeyler katmasını isterim. Bugün bir video sitesi kapandığında onlarca blogda aynı yazıyı görmenin bende nasıl da tiksindirici bir etki yarattığını anlatamam. İnsanlara bloglarında ne yazıp ne yazamayacağını söyleme gibi bir lüksümüz yok elbette. Ama takip ettiğiniz blog yazarı bunu SEO uğruna yapmışsa üzülmemek elde değil. Bence bloglar bir haberi verdiklerinde düşüncelerini de katmalılar. Böylece o yazıya bir değer katacaklardır. Yoksa herhangi bir yerde gördüğüm yazıdan farkı ne olacak? Bazen blog yazarları yazılarına yorum alamamaktan şikayetçi oluyorlar. Doğrusu takipçi sayısı epey fazla olduğu halde yorum alamayan bloglar suçu kendinde aramalılar. Düşünsenize, ziyaretçiniz sizin yazınızı okuyana kadar aynı yazıyı kaç yerde görmüştür!
Bir ara RSS takipçi sayısın mı yoksa günlük tekil ziyaretçi sayısının mı başarı kıstası olduğunu tartışmıştık. Sırf popüler olduğu için yazılan bir haber sayesinde arama motoru üzerinden gelen ziyaretçilerin bir bloga yararlı hiç bir şey katmadığı acı bir gerçek. Çünkü siz arama motoru sonuçlarında çıkan binlerce benzer kaynaktan birisiniz. SEO amaçlı yazdığınız popüler bir haber (dikkat edin, suç popülerlikte değil; suç sadece tek amacın SEO olması ve içeriğin önemli olmaması) arama motorundan binlerce ziyaretçi kazandırsa da tıpkı havası gün geçtikçe sönen bir balondan farkınız kalmıyor. Bu olayı bir anda şöhret olan ve bu durumun hiç bitmeyeceğini düşünerek bomboş yaşayan ünlülerin durumuna benzetebiliriz. Bunu blog yazarlarının kendileri de defalarca dile getirdiler. Diğer bir yandan RSS takip sayısının da gerçeği yansıtmadığını bir çok örnekte açıkca görebilirsiniz. Hatta binlerce RSS abonesi olan yazarların bir çağrısına geri dönüş yapan takipçi sayısının devede kulak kaldığını görünce hepten güvenim gitti. RSS takipçi sayınızın tek gerçekçi yanı var; o da arama motoru üzerinden gelen ziyaretçiden daha sadık olacağı gerçeğidir. Bakın sizlerle bir istatistiği paylaşayım. Aşağıda gördüğünüz görselde, devletin vatandaşına ödemek üzere duyurduğu bir kredi haberi ile arama motoru üzerinden gelen ziyaretçi sayısını görüyorsunuz. Bir günde tam 25 bin kişi arama motoru üzerinden gelmiş. Peki o günden sonra ne olmuş? Tabi ki balonun havası git gide azalmış. Zirve noktasından öncesi ve sonrası bahsettiğim konuyu çok güzel bir şekilde anlatıyor doğrusu.
Blog yazarlarının en büyük handikabı ziyaretçi sayısı ile yazılarının okunma sayılarını karıştırmalarıdır. Bana göre bir blog yazarının okunduğunu bilmesi ve buna karşılık tepkiler alması kadar keyifli bir hal yoktur. Ara ara özgün yazılardan bahsettim. Açıklayayım, bir yazının özgün olabilmesi için sadece o blogda olması gerekmiyor; bir haber bile olsa kendinizden bir şeyler kattığınız yazılar sizin farkınızı ortaya koyacaktır.
Bu yazıyı tamamiyle görüşlerimi açıklamak için yazdım. Kimseyi yargılama gibi durumda olmadığım için de yazımda geçen hiç bir örneği açıkça ifşa etmedim. Bu sebepten dolayı eğer yorum yapma gereği duyarsanız kimseyi suçlamadan sadece düşüncelerinizi dile getirmenizi rica ediyorum.
Bu konu oldukça geniş olduğu için ben ilgi alanım olan bloglar üzerine yoğunlaşacağım. Eğer blog yazarlığına yeni başladıysanız etrafta dönen garip, bazen de çirkin olayların pek farkında değilsinizdir. Ama telaşlanmayın, vakti geldiğinde keşke öğrenmeseydim diyeceğiniz bir konu hakkında konuşuyoruz :)
Yazımın daha başındayken blog kavramını bir içerik sistemi olarak ele almadığımı belirtmek isterim. Çünkü bu konu da etraflıca araştırılıp, tartışılmalıdır. Ben daha ziyade içerik ile ilgili düşüncelerimi aktaracağım.
Blogları farklı kılan en önemli özelliğin özgünlük olduğunu düşünüyorum. Bugün herhangi iki haber sitesini açtığınızda içeriğin neredeyse tümü aynıdır. Keza gazetelere baktığınızda da durum pek farklı değildir. Birbirlerinden ayrıldıkları en önemli nokta bünyelerinde bulundurdukları yazarlardır. Yazarlar ama doğru ama yanlış bir konuya farklı bir açıdan bakar, düşüncelerini paylaşırlar. Bugün bir A markası B ürünü çıktı yazısını okumaktansa A markasının B ürününün detaylı incelemesi yazısını okumayı yeğlerim. Okuduğum yazının bana birşeyler katmasını isterim. Bugün bir video sitesi kapandığında onlarca blogda aynı yazıyı görmenin bende nasıl da tiksindirici bir etki yarattığını anlatamam. İnsanlara bloglarında ne yazıp ne yazamayacağını söyleme gibi bir lüksümüz yok elbette. Ama takip ettiğiniz blog yazarı bunu SEO uğruna yapmışsa üzülmemek elde değil. Bence bloglar bir haberi verdiklerinde düşüncelerini de katmalılar. Böylece o yazıya bir değer katacaklardır. Yoksa herhangi bir yerde gördüğüm yazıdan farkı ne olacak? Bazen blog yazarları yazılarına yorum alamamaktan şikayetçi oluyorlar. Doğrusu takipçi sayısı epey fazla olduğu halde yorum alamayan bloglar suçu kendinde aramalılar. Düşünsenize, ziyaretçiniz sizin yazınızı okuyana kadar aynı yazıyı kaç yerde görmüştür!
Bir ara RSS takipçi sayısın mı yoksa günlük tekil ziyaretçi sayısının mı başarı kıstası olduğunu tartışmıştık. Sırf popüler olduğu için yazılan bir haber sayesinde arama motoru üzerinden gelen ziyaretçilerin bir bloga yararlı hiç bir şey katmadığı acı bir gerçek. Çünkü siz arama motoru sonuçlarında çıkan binlerce benzer kaynaktan birisiniz. SEO amaçlı yazdığınız popüler bir haber (dikkat edin, suç popülerlikte değil; suç sadece tek amacın SEO olması ve içeriğin önemli olmaması) arama motorundan binlerce ziyaretçi kazandırsa da tıpkı havası gün geçtikçe sönen bir balondan farkınız kalmıyor. Bu olayı bir anda şöhret olan ve bu durumun hiç bitmeyeceğini düşünerek bomboş yaşayan ünlülerin durumuna benzetebiliriz. Bunu blog yazarlarının kendileri de defalarca dile getirdiler. Diğer bir yandan RSS takip sayısının da gerçeği yansıtmadığını bir çok örnekte açıkca görebilirsiniz. Hatta binlerce RSS abonesi olan yazarların bir çağrısına geri dönüş yapan takipçi sayısının devede kulak kaldığını görünce hepten güvenim gitti. RSS takipçi sayınızın tek gerçekçi yanı var; o da arama motoru üzerinden gelen ziyaretçiden daha sadık olacağı gerçeğidir. Bakın sizlerle bir istatistiği paylaşayım. Aşağıda gördüğünüz görselde, devletin vatandaşına ödemek üzere duyurduğu bir kredi haberi ile arama motoru üzerinden gelen ziyaretçi sayısını görüyorsunuz. Bir günde tam 25 bin kişi arama motoru üzerinden gelmiş. Peki o günden sonra ne olmuş? Tabi ki balonun havası git gide azalmış. Zirve noktasından öncesi ve sonrası bahsettiğim konuyu çok güzel bir şekilde anlatıyor doğrusu.
Blog yazarlarının en büyük handikabı ziyaretçi sayısı ile yazılarının okunma sayılarını karıştırmalarıdır. Bana göre bir blog yazarının okunduğunu bilmesi ve buna karşılık tepkiler alması kadar keyifli bir hal yoktur. Ara ara özgün yazılardan bahsettim. Açıklayayım, bir yazının özgün olabilmesi için sadece o blogda olması gerekmiyor; bir haber bile olsa kendinizden bir şeyler kattığınız yazılar sizin farkınızı ortaya koyacaktır.
Bitirirken...
Bu yazıyı tamamiyle görüşlerimi açıklamak için yazdım. Kimseyi yargılama gibi durumda olmadığım için de yazımda geçen hiç bir örneği açıkça ifşa etmedim. Bu sebepten dolayı eğer yorum yapma gereği duyarsanız kimseyi suçlamadan sadece düşüncelerinizi dile getirmenizi rica ediyorum.
Bir haberin tüm bloglara düşmesini ben de sevmiyorum ama gel gör ki bu haber illa ki benim sitemde olmalı diyorum ve yazmak zorunda kalıyorum.
YanıtlaSilBence en önemli kıstas günlük ana sayfa gösterimi olmalıdır.
Bu arada 25.000 hit alan arkadaş kimmiş? Merak ettim.
Erdal istatistiklerini görebildiğim ama bana ait olmayan bir blog. Bana ait olmadığı ve yazımda belirttiğim nedenlerden ötürü blogu açıklamadım. Affına sığınarak bu bilgiyi paylaşmıyorum.
YanıtlaSilGörüşünü paylaştığın için teşekkür ederim.
Aynen katılıyorum yazdıklarına zaten bir anlık patlamadansa yavaş yavaş basamakları çıkmak daha iyidir. Daha önceleride belirttiğim gibi blog yazarın duygusunu düşüncesini bakışını yansıtmalaı yoksa diğer lerinden farkı olmaz
YanıtlaSilDur ben tahmin edeyim: Henster.org :)
YanıtlaSilFikirlerine katılmamak elde değil.Çok büyük bir bölümüne katılıyorum.
YanıtlaSilBu arada 25.000 hit alan arkadaşı tahmin ettim.Büyük ihtimalle o gibime geliyor.
Arkadaşlar bu istatistikler kesinlikle Burak'a yani Henster.org bloguna ait değildir. Aslında yazıyı yazarken aklıma gelmedi değil :) Ama dediğim gibi o değil.
YanıtlaSil@Erdal 'erhan blog istatistiğini görebildiğim ama bana ait olmayan bir blog demiş. Erhan benim analytics istatistiğimi nasıl görecek ki.? Böyle bir özellik varda benim mi haberim yok acaba..
YanıtlaSilAyrıca kimseden istatistiğimi saklamıyorum. Sordunuz da söylemedim mi. :)
O yazıyı yazdığıma bin pişman oldum hiç kimse tahmin bile edemez.. Bana nelere mal oldu ve olmaya da devam ediyor..
Son olarak yazı için teşekkür ediyorum kendisine ve sonuna kadar da hak veriyorum. Hit uğruna yapılmış ve yapılmaması gereken koca bir yanlış diyorum...
Blogculara geçici ziyaretçi değil kalıcı takip eden ziyaretçi okur lazım.
Güzel bir yazı eline sağlık
YanıtlaSilHaklısın Erhan abi :)
YanıtlaSilGerçi yapmadığım şey de değil ama artık sadece link veriyorum takip ettiğim bloglara...
Yine de yorum alacak birşeyler ortaya çıkarabileceğimi de sanmıyorum :)
@henster google webmaster tools a ekle onaylamana gerek yok ordan görebilirsin.
YanıtlaSilEvet bu dediğiniz olay benim sitelerimden birinin başına gelmişti.Yeni Çıkan bir şey ilk ben yayınlamıştım ve herkes hucum etmişti fakat bu olay birkeç hatfta sürdü sonra bir balon gibi söndü.
Böyle olunca insanda Bir daha yazma isteği gelmiyor.
Goruslerine katiliyorum Erhan, hem SEO konusunda (ki tekrar buradan Ah Google Ah demek istiyorum), hem de bloglarin icerigi konusunda...
YanıtlaSilBu arada sanirim yukaridaki aramalar KEY ile ilgili. Turkiye'nin arama istatistiginin KEY zamani nasil degistigini Google'in yeni oyuncagi Insights sayesinde gorebilirsiniz.
aynen katılıyorum....
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş,ama bence populer konulara değinmek mantıklı belki o konu sayesinde bi ziyaretçi blogumuza bulup sevecek ve devamlı takipçisi olacak diye düşündüm .
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş.Tamamen de katılıyorum.Çok popüler yazılar kaçırdığımı bilsemde önceliğim Arama Motoru değil,ziyaretçi memnuyetidir.Teşekkürler.
YanıtlaSil'paranın gözü kör olsun' diyolar bu işi yapanlar:)
YanıtlaSilözgünlük de bir yere kadar.%100 orjinal içerikli sitemi google indexlemiyor bile.
YanıtlaSil@ibrahim çınar,
YanıtlaSilAmacım kendi görüşümü size benimsetmek değil, ancak yazımı tam olarak anlayamadığınızı düşünerek açıklama yapayım.
Ben 100% orjinal içeriğin olması gerektiğini savunmadım -ki olan bloglar belli bir kitle tarafından el üstünde tutulsa da dediğiniz gibi Google indekslemiyor bile. Ama bu tür blogların/sitelerin amacının da Google veya başka bir arama motorunda üst sıralarda çıkmak olmadığını düşünüyorum.
Yine yazımda bir habere görüş katmanın veya araştırarak ekstra bilgiler katmanın önemine değindim. Örneğin bir Techcrunch bir Mashable bir Smashing Magazine veya bunun gibi ünlü bloglara bir bakalım. Bu bloglar herkesin bildiği ama ilk defa okuduğu yazılar yazıyorlar. Hatta ve hatta yazımda da dediğim gibi popüler konuları bir inceleme ve araştırma katarak yayınlayıp hiç bir yerde olmayan bilgiler sunabiliyorlar. Aslında benim Türk blog küresinde görmek istediğim şeylerden biri de bu.
Umarım anlatabilmişimdir.
o haber sayesinde bende gunluk tekil 35.000 cogul 45.000 gibi bi hit almistim ve tatilde oldugum icinde bana ne yonden ne sekilde bir faydasi yada zarari oldu bilmiyorum ama sunu biliyorum ki burak cok hakli (henster)o hitin acisi cikiyor bazen yorumlarda bile ne anan ne baban kaliyo o derece abartanlar var.
YanıtlaSilama yazdigin yazida cok dogru cunku o hiitin dedigin gibi hic bir faydasi yok erhan abi en azindan ben gormedim belki adsense icin ise yaramistir biray ama dedigm gibi tatildeyim ve ne oldu bitti haberim yok
Duyuru: Bazı kişiler isimlerini gizleyerek suçlayıcı yorumlarda bulunmuş. Bu tür yorumları asla ve asla yayınlamayacağımı bildiririm.
YanıtlaSilAyrıca bu yazımın amacının da kimseyi yargılamak olmadığını tekrarlıyorum.
Merhaba Erhan,
YanıtlaSil1 yıldır blog sahibi olan ve bir çok bilgiden bir haber olan bendeniz yazıların sayesinde SEO nunda ne olduğu hakkında çok azda olsa bir fikir sahibi oldum.
Yazına bırakılan yorumları okuduğumda bloğ takipçilerinin (bana göre)oldukça bilgi sahibi olmaları ve yorumlarıyla katkıda bulunmaları güzel.Ama seninde vurgulamaya çalıştığın gibi "Konu!dan " daha önemlisi "O" konunun işleniş biçimi okuyucuyu bağımlı kılıyor.Dolayısıyla az çok bilgi sahibi olanlara hitap etmek güzel.Ama bence bigi edinmek isteyen binlerce insan arama motorlarından karşılarına çıkan yüzlerce blogların/sitelerin yazdıklarını okuyup pek bir şey anlamadan zaman geçiriyorlar.Bilgiyi paylaşmak güzel ama herkese hitap etmek muhteşem.
NOT:Şu SEO yu birde sözlük anlamıyla açıklasanda bende tam olarak anlasam.
Bu notu seni kırmak için değil kendi bilgisizliğimi vurgulamak için yazdım.Ama düşünki okuyucu velinimetimizdir. :)
Sayın MaFiAMaX,
YanıtlaSilBlogunuzu ilk ziyaretim bu güzel yazınızla oldu.
Blog yazmaya yeni başladığım için etrafta olan biteni anlamaya çalışıyorum. Güzel detaylar vermişsiniz ve günümüz türkçe blogların durumunu da özetlemiş oluyorsunuz.
Belki durum hep karşımıza çıkan uzman sıkıntısıdır. İktisatçıların web tasarımı, matematik mühendislerinin linux sistem yöneticiliği yaptığı karmalar karması bir memleketteyiz. Bu karmalar içinde az çok birşeyler bilen birisi bile webde sörf yaparak bulduğu konuları bir bloga koysa patlatır.
Demek istediğim ;
özgün bilgi -> kişisel tecrübe -> bilgiyi sindirmiş ve türetmiş kişi -> paylaşım ortamı
şeklinde bir zincir arıyoruz aslında. Belki de bu zincirin ilk iki halkasının gerçekte birleşemediğinden yeni bilgiler üretilemiyor.
Sadece bilgiyi kopyalayıp kendi uygulamalarımızda kullanıyoruz ve artısı şu eksisi şu diyebileceğimiz bir düşünce geliştiremiyoruz.
Karışık yazdıysam kusura bakmayın fakat bence bu bilgi zincirlemesinde ciddi sorunlar var.
@Hadiye, yazımda bahsettiğim türden yazılar yazan kişiler zaten SEO'nun ne olduğunu biliyor. Bu yüzden ekstradan açıklama gereği duymadım. İstersen Google'ın hazırlamış olduğu bu yazıyı da okuyabilirsin.
YanıtlaSilSEO nedir?
Bu arada yazımdaki hatamı gösterdiğin için teşekkür ederim.
@Ömer Bey, bence karışık anlatmamışsınız. Aslında güzel bir zinciri ortaya koymuşsunuz. Düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.
Sevgili Kardeşim;
YanıtlaSilUzun zamandır görüşemiyoruz özledim vallahi sohbetini. Konumuza dönelim hemen başlık inanılmaz hqrika ve zeka dolu tebrik ederim.
Yazdıklarına ise sonuna kadar katılıyorum ben artık ziyaretçi derdinden de kurtuldum ilk olarak kendim için yazıyorum. Seo ile kafa yormak bana mantıklı gelmiyor.
Volkan abi ben de özledim sohbet etmeyi. Görüşünü paylaştığın için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSeo Webmaster'ın oyuncağıdır. İçerik ise kalitesidir :)
YanıtlaSilBu ikisini birden harikulade yapıyorsa, o bir Blog yazarıdır.
bu yazı da gayet halihazırda özgün olabilmiş görünüyor :) tebrik ederim
YanıtlaSilŞaka maka hayatımıza yeni bir kavram eklendi ;)
YanıtlaSilBilmiyorum yani :D Bunun için ne kadar uğraşıyoruz :D Önemli olan karşı taraftaki pr değeri arkadaşlar :D Hay Yarabbim sen affet bu pr ayaklarımızı :D
YanıtlaSilGüzel bilgiler paylaşmışsın arkadaşım yorum yapmadan geçmeyeyim dedim..
YanıtlaSilKonseptiz Reklam Ajansı ve Marka Danışmanlığı
YanıtlaSilDeğerli Blog Sahibi
Yazdıklarınıza katılmamak elde değil.En baştan beri savunduğumuz ve herkesinde olmasını beklediği olguyu çok güzel ifade etmişsiniz.Sadece seo uğruna yapılan basmakalıp yazılar uzun vadede blog sahibine faydadan çok zarar getirir.Çünkü bir süre sonra artık blog okuyucularıda bu yazılara karşı tepkisizleşeceklerdir.Tıpkı banner reklamlar gibi.Bunun yerine özgün makaleler uzun vadede her zaman optimum faydayı sağlayacaktır.
www.konseptiz.com
eline emeğine sağlık
YanıtlaSilSeo'nun detaylarını oldukça anlaşılır bir şekilde açıklamışsınız. Çok Teşekkürler.
YanıtlaSilGüzel bir yazı ama herşey günden güne değişiyor. Ondan seo konusunda da günden güne yeni konular ortaya çıkıyor.
YanıtlaSilşahane yazı
YanıtlaSilseo kavramı komple değişiyor. vakit kaybetmeden ayak uydurmak lazım.
YanıtlaSilgerçekten güzel makale olmuş teşekkürler
YanıtlaSilBaşlık çok ilgimi çekti devamında yazının tümünü okuduğumda anladım ki tam yerinde bir başlık seçimi olmuş. Çok güzel bir yazı. Teşekkürler.
YanıtlaSil@seo,
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Ben de yazımı tekrar okudum ve iyi ki yazmışım bu güzel yazıyı.
seo hakkında güzel bir makale olmuş sağolun
YanıtlaSil@seo
YanıtlaSilÇok güzel teşekkürler.
Çok teşekkürler.
YanıtlaSilbu güzel paylaşım için teşekkürler
YanıtlaSilçok güzel bir paylaşım teşekkürler
YanıtlaSilKaliteli yazı için ellerine sağlık
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSil