Dünya üzerindeki bir çok toplum başka bir toplumdan zaman zaman etkilenmiştir. Zaman geçtikçe de eski köklü farklılıklar git gide azalmaya başlıyor. Artık ne Çarlık Rusya'sı ne de Komünist Çin eskisi kadar geleneklerine bağlı. Ağzımızdan bir türlü düşüremediğimiz globalleşme olayının en büyük etkilerinden biri de tek tip insan ırkına doğru yol alıyor oluşumuzdur. Her konuyu el atan Hollywood sinema endüstrisi bir çok filminde bu konuyu da el atmıştır.
Şimdi hem kendime hem de size bir soru soruyorum. Amerikan kültürü ile yoğrulmuş bir nesil olarak Hollywood'u Yeşil Çam'dan daha iyi biliyor olmamız kimin hatasıdır? Ya da bu bir hata mıdır?
Ben düşüncelerimi açıklayacağım. Siz de yazıyı okuduktan sonra varsa değerli yorumlarınızı yazabilirsiniz.
Çocukluk dönemimizde önce Susam Sokağı (Sesame Street)'nı izleyerek sayıları, arkadaşlığı, iyiliği öğrendik. Daha sonra Sevimli Kahramanlar (Looney Tunes)'ı izleyerek birini alt etmenin yollarını, kurnazlığı, vs. öğrendik. Biraz daha büyüdükten sonra ise hayallerimizi süsleyen süper kahramanlar ile tanıştık. Kimisi garip kostümü ile oradan oraya uçuyor, kimisi kılıç sallıyor, kimisi alev saçıyordu. Hepsinin güçleri ve kostümleri farklı olsa da ortak bir amaçları vardı, adeleti sağlamak. Çocukken pek farketmesek de süper kahramanların nerdeyse hepsi Amerikalıdır. Bazıları doğuştan yeteneklidir, bazıları ise dünya dışı etkilere maruz kalarak süper kahraman olmuştur.
Biraz daha büyüdükten sonra ise, değim yerindeyse delikanlı olduktan sonra ise Hollywood filmlerini izlemeye başladık. Aramızda yaşı küçük olan arkadaşlar varsa bir bilgi vereyim. Eskiden ne bu kadar dizi ne de bu kadar yarışma vardı televizyon kanallarında; hoş zaten 3-5 kanal vardı :) Televizyonda nerdeyse her akşam bir film olurdu, sabahları ise yabancı diziler. Bunların maliyeti yerli diziye göre oldukça düşük olduğu için uzun bir süre Hollywood filmlerini hatim ettik. Şimdi cümlelerime bakıyorum da sanki sitem ediyor gibi bir hava var; aslında kendimizi çok şanslı mı hissetmeliyiz? Bahsettiğim yıllarda Yeşil Çam filmleri de oldukça revaçtaydı. Haftada en az üç kez Kemal Sunal filmi izlerdik. Yaşımdan dolayı o zamanlar değerini bilmiyordum ama şimdi onun gibi bir adamı daha yetiştiremeyeceğimizi düşünüyorum. Kemal Sunal bir halk kahramanı olsa da ne Batman ile ne de Superman ile yarışabilirdi. Onların dişine göre olan kahramanlarımız olmadı mı sanıyorsunuz? Tabi ki var; Kara Murat, Battal Gazi ve Tarkan gibi yenilmez kahramanlarımız da oldu. Her ne kadar çekilen filmler çocuk olmamıza rağmen bize inandırıcı gelmiyorduysa da bizi kurtarmak için hazır bekleyen bir kahramanımızın olduğunu bilmek güven vericiydi. Ama ne o ne de bir başkası günümüze kadar gelemedi. Oysa Amerikalı bir vatandaşın çocukluğunda olan bir süper kahraman şimdi o adam olmuş çocuğun çocuklarını da koruyor.
Aradan biraz daha zaman geçti, eşek kadar adam olup günümüze geldim. Artık haftada bir kaç tane Hollywood yapımı film izliyorum. Tabi yanında olmazsa olmaz diziler de var. Lost, Prison Break, Terminator: The Sarah Connor Chronicles dizileri ile yatar kalkar olduk bir ara. Üstelik eskisi gibi eskimiş filmleri de izlemiyoruz. Globalleşme nimetleri sayesinde bir filmi çıktıktan bir kaç gün sonra, bir diziyi ise çıktığı akşam izleyebiliyoruz.
Hollywood yapımı filmleri izlerken eminim bir çoğunuz "abi tüm doğal felaktler de niye Amerika Birleşik Devletleri'nde oluyor?. Neden uzaylılar hep bu kıtayı seçiyor?" sorularını sormuştur. Kim bilir belki uzaylılar da Amerika'nın süper güç olduğunu bildiği için buraya saldırıyordur. Bazıları Amerikalıların lanetlenmiş olabileceğini bile düşünebilir :)
Bu kadar yazıdan sonra yazının en başında sorduğum soruya cevap vermek istiyorum. Bence Hollywood'u Yeşil Çam'dan daha iyi tanıyor olmamızın iki sebebi var.
Bu konu hakkında daha söylenecek çok şey var. Ancak bu yazı uzadıkça bu yazının okunabilirlik şansı da azalıyor :) Bu yüzden size bir dizi soru sorarak yazıyı bitirmek istiyorum.
Zaman neden bizim kahramanları eskittiği halde onların kahramanlarını eskitmedi? Yoksa bu işin endüstrisini ve getirisini hiç bir zaman anlayamadığımız için mi bizim süper kahramanımız yok? Kim bilir belki de kültürümüz buna izin vermedi...
Şimdi hem kendime hem de size bir soru soruyorum. Amerikan kültürü ile yoğrulmuş bir nesil olarak Hollywood'u Yeşil Çam'dan daha iyi biliyor olmamız kimin hatasıdır? Ya da bu bir hata mıdır?
Ben düşüncelerimi açıklayacağım. Siz de yazıyı okuduktan sonra varsa değerli yorumlarınızı yazabilirsiniz.
Çocukluk dönemimizde önce Susam Sokağı (Sesame Street)'nı izleyerek sayıları, arkadaşlığı, iyiliği öğrendik. Daha sonra Sevimli Kahramanlar (Looney Tunes)'ı izleyerek birini alt etmenin yollarını, kurnazlığı, vs. öğrendik. Biraz daha büyüdükten sonra ise hayallerimizi süsleyen süper kahramanlar ile tanıştık. Kimisi garip kostümü ile oradan oraya uçuyor, kimisi kılıç sallıyor, kimisi alev saçıyordu. Hepsinin güçleri ve kostümleri farklı olsa da ortak bir amaçları vardı, adeleti sağlamak. Çocukken pek farketmesek de süper kahramanların nerdeyse hepsi Amerikalıdır. Bazıları doğuştan yeteneklidir, bazıları ise dünya dışı etkilere maruz kalarak süper kahraman olmuştur.
Biraz daha büyüdükten sonra ise, değim yerindeyse delikanlı olduktan sonra ise Hollywood filmlerini izlemeye başladık. Aramızda yaşı küçük olan arkadaşlar varsa bir bilgi vereyim. Eskiden ne bu kadar dizi ne de bu kadar yarışma vardı televizyon kanallarında; hoş zaten 3-5 kanal vardı :) Televizyonda nerdeyse her akşam bir film olurdu, sabahları ise yabancı diziler. Bunların maliyeti yerli diziye göre oldukça düşük olduğu için uzun bir süre Hollywood filmlerini hatim ettik. Şimdi cümlelerime bakıyorum da sanki sitem ediyor gibi bir hava var; aslında kendimizi çok şanslı mı hissetmeliyiz? Bahsettiğim yıllarda Yeşil Çam filmleri de oldukça revaçtaydı. Haftada en az üç kez Kemal Sunal filmi izlerdik. Yaşımdan dolayı o zamanlar değerini bilmiyordum ama şimdi onun gibi bir adamı daha yetiştiremeyeceğimizi düşünüyorum. Kemal Sunal bir halk kahramanı olsa da ne Batman ile ne de Superman ile yarışabilirdi. Onların dişine göre olan kahramanlarımız olmadı mı sanıyorsunuz? Tabi ki var; Kara Murat, Battal Gazi ve Tarkan gibi yenilmez kahramanlarımız da oldu. Her ne kadar çekilen filmler çocuk olmamıza rağmen bize inandırıcı gelmiyorduysa da bizi kurtarmak için hazır bekleyen bir kahramanımızın olduğunu bilmek güven vericiydi. Ama ne o ne de bir başkası günümüze kadar gelemedi. Oysa Amerikalı bir vatandaşın çocukluğunda olan bir süper kahraman şimdi o adam olmuş çocuğun çocuklarını da koruyor.
Aradan biraz daha zaman geçti, eşek kadar adam olup günümüze geldim. Artık haftada bir kaç tane Hollywood yapımı film izliyorum. Tabi yanında olmazsa olmaz diziler de var. Lost, Prison Break, Terminator: The Sarah Connor Chronicles dizileri ile yatar kalkar olduk bir ara. Üstelik eskisi gibi eskimiş filmleri de izlemiyoruz. Globalleşme nimetleri sayesinde bir filmi çıktıktan bir kaç gün sonra, bir diziyi ise çıktığı akşam izleyebiliyoruz.
Hollywood yapımı filmleri izlerken eminim bir çoğunuz "abi tüm doğal felaktler de niye Amerika Birleşik Devletleri'nde oluyor?. Neden uzaylılar hep bu kıtayı seçiyor?" sorularını sormuştur. Kim bilir belki uzaylılar da Amerika'nın süper güç olduğunu bildiği için buraya saldırıyordur. Bazıları Amerikalıların lanetlenmiş olabileceğini bile düşünebilir :)
Bu kadar yazıdan sonra yazının en başında sorduğum soruya cevap vermek istiyorum. Bence Hollywood'u Yeşil Çam'dan daha iyi tanıyor olmamızın iki sebebi var.
- Başta sinema endüstrimizin endüstri denecek bir halde olmaması ve dolayısıyla film çeşitliliğinin azlığı. (Son dönem filmlerimiz ile toparlanmaya başladığımızı kabul ediyorum)
- Sinema diline ve etkisine zamanında inanmıyor oluşumuz. Kim bilir eğer biz de sinemaya yeteri kadar değeri vermiş olsaydık Kurtuluş Savaşı'nı anlatan görkemli bir filme ve yakın tarihimiz ile yüzleşebilen filmlere sahip olabilirdik.
Bu konu hakkında daha söylenecek çok şey var. Ancak bu yazı uzadıkça bu yazının okunabilirlik şansı da azalıyor :) Bu yüzden size bir dizi soru sorarak yazıyı bitirmek istiyorum.
Zaman neden bizim kahramanları eskittiği halde onların kahramanlarını eskitmedi? Yoksa bu işin endüstrisini ve getirisini hiç bir zaman anlayamadığımız için mi bizim süper kahramanımız yok? Kim bilir belki de kültürümüz buna izin vermedi...
Kahramanlar tüketildi. Rocky, Rambo, Tommiks, Redkit. Bugünkü çocuklar bunlardan kaç tanesini biliyor? Peki Battal Gazi, Kara Murat, Köroğlu, Tarkan... Bunları biliyorlar mı? Neticede sinema bir endüstridir ve kahramanları tüketilir.
YanıtlaSilBayramınız kutlu olsun
Bu konuda benim aklıma tek şey geliyor.Çocuğunun sevdiği filmi Her anne baba bilir de Anne-babanın izlediği filmi hiçbir çocuk bilmez demekki daha büyük bir kitle isteniyorsa önce çocuklara hitap edilecek.Oyuncaklarla giysilerle bu desteklenecek adeta yaşam tarzı olacak.Şimdi siz Kara Murat kıyafeti giyermisiniz?(hayır)Ama çocuğunuz süperman örümcek adam giyermi(bayılarak giyer)olayın özü burda bence...Siz Lostu üç gün sonra unutursunuz ama çocuğunuz unutmaz...
YanıtlaSilÇizgi filmler evrenseldir ve çoçukların gelişimi için çok faydalıdır bu yüzden bizim ülkemizin çizgi filmi yada başka ülkenin filmi diye ayırt etmemeliyiz zaten ün salmış çizgi filmler normal konuları ele alır ülkesini anlatan çizgi filmler sadece kendi ülkesinde kalır.
YanıtlaSilGünümüz filmlerinde ise Türkiye'nin bir çok dizisi ve önemli sinemaları var bunlardan en önemlisi; çoğu kişinin çekemediği Kurtlar Vadisi'dir bu filmden istemediğimiz kadar süper kahraman çıkar bunu unutup unutmamak da bizim elimizde. :)
Bayramınız mübarek olsun.
Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBen de bayramınızı kutlarım
@Altuğ KOÇ,
YanıtlaSilSevgili Altuğ değerli yorumun için teşekkür ederim. Dün akşam bu yazıyı yazarken yazılacak çok şeyin olduğunun farkındaydım ama gerçekten sizlerin, bu blogu takip edenlerin yazıyı bir şekilde devam ettirmesini istedim ve sanırım senden önce gelen yorumları da dikkate alınca bu amacıma ulaşmış gibi görünüyorum.
Daha okunacak çok yorum var :)
Filmlerle, sinamayla ilgilenlerin yorumlarıda ayrı bi' değer katmış yazıya. :)
YanıtlaSilBizim sinema anlayışımız Recep İvediklerle sınırı kaldığı sürece bu bir kısır döngü olmaktan öteye geçemeyecektir...
YanıtlaSilArkadaşlarla Muhteşem A.R.O.G filmini izledik...Film çıkışı insanların Recep İvedik'te daha çok gülmüştük diyebilmeleri bende travma etkisi yarattı...Artık ben bu ülkedeki sinema endüstrisinden ümidi kesmiş vaziyetteyim...Yapılan iyi işler asla kıymet kazanmıyor bu topraklarda...Filmde herkez s... git denmesine gülebiliyor ama;"Şu tom cruise'un aleti ver" dediğinde maskeyi vermesine koca sinemada toplam üç kişi bile tebessüm edemiyor...Bazen kendimden şüpheleniyorum acaba çok absürt şeylermi bana komik geliyor diye...
Gevur yaptımı yapıyo be abinin ötesine geçmek bizim elimizdeyken,hala gevurun yaptklarına ağzımızdan salyalar akıtarak bakıyoruz...
Evet bi Lost'u ayıla bayıla izliyoruz...Çünkü dizide bir kurgu var...Her bölüm sonrasında Hass... diyip kafamızda ki soru işaretleriyle bir hafta dolaşabiliyoruz...
Heroes izlerken hanginiz düşünmedi bu süper güçler bende olsa diye...Adamlar süper güç denen saçma olayı bile öylesine sağlam bir kurgu etrafında işliyorlar ki bir gün o süper güçlere kavuşabileceğinizi düşünüyorsunuz bir yerde...
Bizimkiler de Kalkıp Destere ve Löst yapıyorlar...Sanki sinema anlayışına biz yön veriyormuşuz gibi...
Ti'ye alabilmek için önce daha iyisini yapabiliyor olmak gerekir diye düşünüyorum...
Son sorularına kendimce cevaplar vererek bitirmek istiyorum...
Zaman bizim "süper" kahramanlarımızı eskitti çünkü biz öyle süper yapıtlar gördükki...Ama hiçbiri Türk mutfağından çıkmamıştı...
Biz bu işin getirisini sattığımız bilet olarak görüyoruz sadece...O yüzden bizim süper kahramanlarımız "Recep İvedik"ler oluyor...Belki bir gün sinema ile dünya nasıl yönetilir adlı semineri dinleriz Sam amcadan !
bizim süper kahramanlarımız vardı bir zamanlar ama şimdi hepsi toprak ananın ellerinde,ruhları şad olsun.
YanıtlaSilEvet var ama gündemde değiller...
YanıtlaSilYeşilçam diyoruz, köklere dönmek diyoruz. Ama kendine ait çok yapmacık bazı alt dilleri olan Yeşilçam kendini çokça tekrar eden bişeydi. Hele geçenlerde bi film gördüm Kanal 7'de, 3 dakikalık o izlediğim anda neredeyse bütün Yeşilçam klişeleri dönüyordu (Nayır, nolamaz. Adinin bayağısı, bayağının adisi, seninle geçirdiğim vaktin ücreti bu da, kızımla mı yattın vs.) Resmen bombardımana tutulmuş gibi oldum. Belim tutuldu. Bu şekilde birbirinin binlerce klonu filmleri çıkardığımızda Kemal Sunal ayarında mükemmel oyuncular ve mükemmel filmler de kalıyor tabi. Düşünsenize, hangi Hollywood filminde "Yekpare, ek yeri yok, nereye sokarsan sok." gibi bir replik bulabilirsiniz :D (Mevzubahis repliğin geçtiği güzide Türk filmi: 100 Numerolu Adam)
YanıtlaSilMalesefki Biz Ülkemizde Yetişen Büyük Değerlerin Kıymetini Bilmiyoruz.Bir Avrupa ve ABD Özentisi Almış Başını Gidiyor Ülkemizde Hayırlısı Olur İnş..
YanıtlaSilTamamen sosyo-kültürel çözümlemeler ve incelemeler yapılması gereken bir konuya değinmişsin.
YanıtlaSilAmerika'nın yapısı ile Türkiye'nin yapısı çok farklı olduğundan böylesi sonuçlar ortaya çıkıyor.
Aynı şekilde şu an Hollywood'a pompaladıkları süper kahraman altyapısı tamamen köklü bir çizgi roman kültürü sayesinde oluyor. O bölge için çizgi roman, özenle ilk sayısından itibaren biriktirilip nesillere aktarılacak çok önemli bir hazine örneğin.
Haliyle böylesi bir oluşumu beyaz perdeye yansıtıp milyonları etkileyebilmek de kaçınılmaz bir imkân oluyor.
En büyük handikapımız çekebileceğimiz seyirci sayısı. Çok büyük prodüksiyonla Hollywood'la yarıştıracağımız bir Türk süper kahramanı ürettik diyelim ki... Genelde süper kahraman filmleri 100 milyon dolardan aşağı çekilmiyor. Bunu göz önüne alırsak, neredeyse Türkiye'nin yarısı izlemeli o filmi ki, maliyeti çıkartabilsin.
Hollywood'un şansı, Amerika'nın 300 milyonluk nüfusu ve filmlerinin tüm uluslararası pazara çıkabilmesi. Haliyle kaliteli bir iş yapan insan "para mı geri alır mıyım acaba?" kaygısında bulunmuyor.
Dediğin gibi Türk Sineması da artık bir vizyon ve misyon belirginleştirmesi yaşamak da ve emin adımlarla ilerlemekte. Bu sayede eğer filmlerimizi dış pazara da açabilecek hale gelirsek, insanlar da filmlere para koymaktan çekinmeyecektir ve zamanla daha da başarılı işlere imza atacağızdır.
Özellikle bence Eşkıya ile başlayan diriliş, şu aralar iyice yükseldi. Örneğin bir Kabadayı veya Devrim Arabaları çok rahatlıkla yurtdışına götürülecek kalitede filmlerdi...
Velhasıl, bizim nesil çoluk çocuğa karıştığında başarılı bir Yeşilçam görecektir diye düşünüyorum.
Fakat dizi sektörümüz halen yıllar öteden takip ediyor dünyayı. Buradaki en büyük hata da bir dizinin, kimi filmlerden bile fazla olarak, 90 dakika gibi sürelere sahip olmasıdır.
Konu da çok fenaymış hakikaten, yazdıkça yazıyor insan :). O yüzden burada kesiyorum artık...
Sevgiler, saygılar.
@NoName,
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. Belki de üniversitelerin sinema ve televizyon bölümlerinde tez konusu yapılmıştır, yapılmamışsa ayıp etmişlerdir :))
Aslında dizi sektörümüzün fena olmadığını hatta bazı işlerde çıtanın çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Hem teknik hem de sinematik anlamda... Çalışma şartları ise ABD ile karşılaştırıldığında kölelik düzeni gibi. Bu hem oyuncuları etkiliyor hem de kalitesiz işlerin çıkmasına sebep oluyor. Herkes bu durumun farkında olduğu halde TV reklam gelirleri sebebiyle bu işe kakışmıyorlar. Bir geceyi tek dizi ile bitirmek daha karlı. Bir kaç sene öncesini düşünüyorum da bir gecede iki dizi yayınlanıyor ve ikinci diziyi takip eden şansız insanlar geceliyordu tv başında.
Sözü kısası eskiye nazaran dizi anlamında çok daha iyiyiz. Ama daha iyi olabiliriz.
Mafiamax bey çok hoş bir paylaşım olmuş tebrik ederim.Ayrıca site dizaynı da mükemmel...
YanıtlaSil@Sesli Chat,
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Rica ederim efendim.Bu gibi güzel makaleleri sunduğunuz için pek memnun kaldım.Web sitenizin adresini sık kullanılanlara ekledim.Yeni konuları takip etmekteyim...
YanıtlaSilBizim tarkanımız var sevgılı Mafiamax mesela :D mobil sohbet odaları Ayrıca paylaşımın etkleyici teşekkürler...
YanıtlaSil