Türk televizyon tarihinin en önemli dizilerinden biri olduğuna inandığım EZEL'in Arka Sokaklar'a geçilmesinin sebebi üzerine düşüncelerimi paylaşacağım.
Yüz ve kimlik değiştirme gibi klişe bir başlangıçla karşımıza çıkan dizi daha başlangıç jeneriği ile farklı olduğunu hissettirmişti. Teknik anlamda oldukça kaliteli bir iş çıkarıldığı her sahnesinden belli olan dizinin oyuncu kadrosu da özenle seçilmişti. Kenan İMİRZALIOĞLU'nun olduğu bir proje her zaman 1-0 önde başlar; bunu her yapımcı ve TV yöneticisi de çok iyi bilir. Ama yetmez yeğen, başka iyi oyucular da gerek. Tuncel KURTİZ gibi resmen canlandırdığı karakteri birebir yaşayan bir oyuncu, Cansu DERE gibi hem çok güçlü görünen hem de her zaman bir erkeğe muhtaç olan bir karaktere tam anlamıyla ruh katan oyuncu gerek... Asla tam olarak ne düşündüğünü tahmin edemeyeceğiniz kadar sinsi bir karakter olan Cengiz'i canlandıracak oyuncunun Yiğit ÖZŞENER olması raslantı olmasa gerek. O atılan bakışlar, iç çekişler, ani ruh değişimleri... Yok, gerçekten de dizi oyuncuları çok iyi seçilmiş. İkinci sezonda diziye katılan Haluk BİLGİNER'e ne demeli?
Diziyi ikinci sezonda iki omurgaya oturtan senaristlerin ve yapım ekibinin 1970'li yıllar için gösterdiği özeni ayakta alkışlıyorum. Dizi içinde dizi çekiyorlar! 70'li yıllardaki Ramiz'i canlandıran Ufuk BAYRAKTAR'ın ne büyük iş başardığını ben değil cümle alem söylüyor.
Dizinin en farklı yanı LOST ile popüler olan flashback (zaman çizgisinde gelecekle ilgili geriye dönüş sahneleri) tekniğinin çok başarılı kullanılmasıdır. O an, normal zamandaki bir hareketin geçmişteki bir deneyime dayandırıldığı flashback sahnelerini keyifle izliyorum.
Müziklerine ise hiç değinmeyeceğim; herkesin kulağı var.
Kurgu konusunda ortalamanın üstünde ve çok emek verilen bir dizi olduğunu düşünüyorum. Hiç ummadığınız anda gelişen olaylar dizinin olağanüstü bir finalle bitmesine neden olur kimi zaman. Bakın geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir bölüme adeta vurulan Yüksel AYTUĞ abimiz ne yazmış:
Dizinin en önemli kısmını oluşturan senaryo ekibinin başındaki Pınar BULUT ve Kerem DEREN'in senaryo için iki yıl hazırlık yaptıklarını duymak şaşırtmadı beni. EZEL'in yüzü değişmeden önceki halini, yani Ömer karakterini canlandıran İsmail FİLİZ'i nasıl bulmuşlarsa tam 12'den vurmuşlar. Adama yüz değiştirme operasyonu yapılsa bir Kenan İMİRZALIOĞLU daha çıkar ortaya!
Türk televizyon izleyicisi böyle karışık olay örgülerine alışık değil. Flashback ile normal zaman arasındaki ilişkiyi anlamadığı zaman tatsız tuzsuz bir yemek oluyor aniden. Türk sinemasında da durum benzerdir: karmaşık hikaye ve çapraz kurgu çok azdır.
Arka Sokaklar 5. sezonunda olmasına rağmen daha önce hiç izlemediğiniz halde yabancılık çekmeden izleyebileceğiniz bir dizi. Hikaye bütünlüğü olmayan (burada olumsuz anlamda söylemiyorum, tarzı bu) bir diziyi istediğiniz yerden izleyebilirsiniz. Zaten bu sebeple de 4 yıldır her gün tekrarı verilen bir dizinin hala reyting sıralamasında ilk 10'da yer buluyor olması da bundan dolayıdır. Arka Sokaklar'ı 5 sezon boyunca izleyen sadık bir izleyici kitlesi ya yoktur ya da devede kulaktır. Öyle ki her bölümü sürekli değişen bir izleyici kitlesi tarafından bile izleniyor olabilir. Üstelik izleyiciyi yoracak karmaşık olay örgüsünden ve derin karakterlerden eser bile yok. Ama her daim izleyici bulabilecek kadar da geniş bir kitleye hitap edebilen bir dizi.
Son tahlilde, televizyon izleyicisinin büyük bir kısmı dizi izlerken yorulmak istemiyor; sadece gülmek ya da ağlamak istiyor.
"Bazen hayat seni öyle zorlar ki yeğenim yolun başında kimdin unutursun."
Yüz ve kimlik değiştirme gibi klişe bir başlangıçla karşımıza çıkan dizi daha başlangıç jeneriği ile farklı olduğunu hissettirmişti. Teknik anlamda oldukça kaliteli bir iş çıkarıldığı her sahnesinden belli olan dizinin oyuncu kadrosu da özenle seçilmişti. Kenan İMİRZALIOĞLU'nun olduğu bir proje her zaman 1-0 önde başlar; bunu her yapımcı ve TV yöneticisi de çok iyi bilir. Ama yetmez yeğen, başka iyi oyucular da gerek. Tuncel KURTİZ gibi resmen canlandırdığı karakteri birebir yaşayan bir oyuncu, Cansu DERE gibi hem çok güçlü görünen hem de her zaman bir erkeğe muhtaç olan bir karaktere tam anlamıyla ruh katan oyuncu gerek... Asla tam olarak ne düşündüğünü tahmin edemeyeceğiniz kadar sinsi bir karakter olan Cengiz'i canlandıracak oyuncunun Yiğit ÖZŞENER olması raslantı olmasa gerek. O atılan bakışlar, iç çekişler, ani ruh değişimleri... Yok, gerçekten de dizi oyuncuları çok iyi seçilmiş. İkinci sezonda diziye katılan Haluk BİLGİNER'e ne demeli?
Diziyi ikinci sezonda iki omurgaya oturtan senaristlerin ve yapım ekibinin 1970'li yıllar için gösterdiği özeni ayakta alkışlıyorum. Dizi içinde dizi çekiyorlar! 70'li yıllardaki Ramiz'i canlandıran Ufuk BAYRAKTAR'ın ne büyük iş başardığını ben değil cümle alem söylüyor.
Dizinin en farklı yanı LOST ile popüler olan flashback (zaman çizgisinde gelecekle ilgili geriye dönüş sahneleri) tekniğinin çok başarılı kullanılmasıdır. O an, normal zamandaki bir hareketin geçmişteki bir deneyime dayandırıldığı flashback sahnelerini keyifle izliyorum.
Müziklerine ise hiç değinmeyeceğim; herkesin kulağı var.
Kurgu konusunda ortalamanın üstünde ve çok emek verilen bir dizi olduğunu düşünüyorum. Hiç ummadığınız anda gelişen olaylar dizinin olağanüstü bir finalle bitmesine neden olur kimi zaman. Bakın geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir bölüme adeta vurulan Yüksel AYTUĞ abimiz ne yazmış:
Tek kelime ile müthişti... Ezel'in son bölümünü izlerken, dizinin senaristleri Kerem Deren ve Pınar Bulut'un yeteneğine bir kez daha hayran oldum. Finalde Kenan Birkan ile Ezel'in yaşamları üzerine oynadıkları poker oyununu izlerken, kendimi havada uçuşan kuş tüyünün peşinde oradan oraya atlayan kedi yavrusu gibi hissettim. "Hah, tamam" diyorsunuz, "İşte bu, Kerpeten Ali'nin bittiği andır. Nasıl da düştü bu tuzağa?" Ama öyle olmuyor. Ali, penaltı vuruşunda sizi ayrı, topu ayrı köşeye yolluyor. "Amanın!... Cengiz yeniden Eyşan'ın aşk tuzağına düştü. Bu adam ne zaman sahip olacak uçkuruna?" diye vahlanıyorsunuz. Ama altından başka çapanoğlu çıkıyor. Kenan Birkan'ın attığı yeme sazan gibi atlayan Ezel'e bakıp, "Vah, vah... Sen kim, koca Kenan Birkan ile vals yapmak kim? İşte bu, karizmanın çizildiği andır..." dediğiniz dakikada, gördüğünüz her şeyin Ezel tarafından kurnazca planlanan bir senaryonun parçası olduğunu anlayıp, hayretten donakalıyorsunuz... Ve "Tamamdır, bu rüzgarla Ezel ve ekibini artık kimse durduramaz" dediğiniz anda ise Ezel en büyük darbeyi yiyor. Kardeşi Mert, Serdar tarafından öldürülüyor... (Umarım bu da bir aldatmaca değildir) İki hafta önce, diziyi izleyen herkes "Dayı, Ezel ve Eyşan artık asla bir araya gelemez. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz" diyordu. Ama dizinin kalem sihirbazı senaristleri, üçünü birbirlerine ölüm ilmeğiyle öyle bir bağladılar ki... Çünkü Ramiz'in torununu, Eyşan ve Ezel'in ise kardeşlerini yitirmesine neden olan aynı kişiydi: Kenan Birkan.... Ve Ezel bir kez daha Dayı'nın tecrübesine muhtaçtı. "Sen bugüne kadar benim karanlıktan kurtulmamı sağlayan ışığım oldun. Şimdi bana ışığı değil, karanlığı anlat" derken, dizi yeni bir ufka doğru yelken basıyordu... Ezel'in senaristlerini, en az Şili'deki madencileri kurtaran ekip kadar başarılı buluyorum. "Tamam, her şey bitti. Dizi, çıkmaz sokağa girdi. Onları bu derinlikten artık kimse kurtaramaz" dediğiniz anda, öyle bir tünel açıyorlar ki, şaşırıp kalıyorsunuz. Cannes'da Ezel'in en iyi senaryo ödülü alması boşuna değil... Ben her bölümde ekranın karşısına Ezel'in senaristleri ile poker oynamaya oturuyorum adeta... Ve nasıl oluyorsa her seferinde beni donuma kadar soyuyorlar!.. Çünkü her blöflerini yiyorum.
Dizinin en önemli kısmını oluşturan senaryo ekibinin başındaki Pınar BULUT ve Kerem DEREN'in senaryo için iki yıl hazırlık yaptıklarını duymak şaşırtmadı beni. EZEL'in yüzü değişmeden önceki halini, yani Ömer karakterini canlandıran İsmail FİLİZ'i nasıl bulmuşlarsa tam 12'den vurmuşlar. Adama yüz değiştirme operasyonu yapılsa bir Kenan İMİRZALIOĞLU daha çıkar ortaya!
Peki EZEL Arka Sokaklar'a Neden Geçilir?
Türk televizyon izleyicisi böyle karışık olay örgülerine alışık değil. Flashback ile normal zaman arasındaki ilişkiyi anlamadığı zaman tatsız tuzsuz bir yemek oluyor aniden. Türk sinemasında da durum benzerdir: karmaşık hikaye ve çapraz kurgu çok azdır.
Arka Sokaklar 5. sezonunda olmasına rağmen daha önce hiç izlemediğiniz halde yabancılık çekmeden izleyebileceğiniz bir dizi. Hikaye bütünlüğü olmayan (burada olumsuz anlamda söylemiyorum, tarzı bu) bir diziyi istediğiniz yerden izleyebilirsiniz. Zaten bu sebeple de 4 yıldır her gün tekrarı verilen bir dizinin hala reyting sıralamasında ilk 10'da yer buluyor olması da bundan dolayıdır. Arka Sokaklar'ı 5 sezon boyunca izleyen sadık bir izleyici kitlesi ya yoktur ya da devede kulaktır. Öyle ki her bölümü sürekli değişen bir izleyici kitlesi tarafından bile izleniyor olabilir. Üstelik izleyiciyi yoracak karmaşık olay örgüsünden ve derin karakterlerden eser bile yok. Ama her daim izleyici bulabilecek kadar da geniş bir kitleye hitap edebilen bir dizi.
Son tahlilde, televizyon izleyicisinin büyük bir kısmı dizi izlerken yorulmak istemiyor; sadece gülmek ya da ağlamak istiyor.
"Bazen hayat seni öyle zorlar ki yeğenim yolun başında kimdin unutursun."
Kesinlikle katılıyorum, Ezel'de sürekli oyunlar oynanıyor, harika planlar yapılıyor fakat bu izleyicinin kafasını çok karıştırıyor (Özellikle benim :)) Kaç kere "Bu ne ya, yine ben birşey anlamadım" diye söylenip kanal değiştirdiğimi hatırlamıyorum bile). Arka Sokaklar ise herşey sıradan ve olaylar genelde aynı. "Olay yerine yakınız" demeleri yok mu ya resmen kopuyorum, her olayda da olay yerine yakınlar :))
YanıtlaSilSüper analiz. Çok haklısınız. Açıkcası bende artık Ezel'in yorucu ve birazda tekrarlayan düzeninden sıkıldım. Sürekli bir feyk mi atacak, arkasından ne çıkacak bölüm sonunda ne olacak heyecanı yorabiliyor.
YanıtlaSilArka sokakları ise bir dönem herhafta izlemeye çalışırdım. Sonradan zaping arasında denk gelirken zevkle izlemeye başladım. Yine de çok iyi dizi
Ezel Evet Karışık Bir Dizi Heran Ne Olucağı Belli Değil. Kim Kiminle, Kimin Arkasından İş Çevriliyor Belli Değil. Ben Çok Seviyorum Ezel Dizisini. Arka Sokaklar Tarzı Çok Dizi Var Çok Banal Bir Senaryosu Var. İşin Garip Yanı Çevremde ve Sağda Solda İnternette Baktığım Haberlerde Kimse Arka Sokaklardan Bahsetmiyor Ama Ne Hikmetse Reytinglerde Ezel'in Önünde Gözüküyor..
YanıtlaSilArka sokaklar.. Yemek yerken televizyonun açık kalması gibi birşey... kafa yormana gerek yok.. dönüp bakmana gerek yok.. O diziyi izlerken kitap okuyup ders bile çalışırsın... Porno gibi Ne olacağını önceden belli zaten..
YanıtlaSil